Florentino Ariza'yı sevemiyorum. 51 yıldır sadık olduğunu iddia ettiği aşkının arkasında, gerisinde bıraktığı yüzlerce kadın var. Ama birşeyi çok iyi anladığımı farkettim: adam iş mektubu yazamıyor! İllahi coşku olacak içinde, umut olacak, aşk olacak..İşte bunu anlayabiliyorum. Zira bazen coşkulu olmayan her tür diplomatik cümleye savaş açıyorum kafamda, dansetmeyeceklerse, susuyorum.
Özellikle son 1-2 yıldır, insanlarla konuşmak için gerekli olan cümleleri sıralayıp gözlerimi kapamayı tercih ettim. Geçiştirdim bi nevi kendimi. Komutla çalıştım, komutla güldüm. Büyük işkenceydi..Yaklaşık 1 buçuk hafta önceyse, korkularımın bir kısmını üzerimden soyup atıyor olduğumu farkettim, ilginçtir korkularımdan kurtuluyor olmak da ürküttü beni. Çünkü ben aklının her köşesine korku ekebilen bir insanım, kendime düşmanlığım bundandı hep. Çeşme'ye giderken, elimi çenemin altına koyup yolu izlemeye başladım, Yeni Türkü'den birşeyler dinliyordum. Gözlerim doldu..Şaşırdım. Bu daha önce tatmadığım birşey olduğu için şaşırmadım, hayır, aksine, tatmıştım ve onca zamandan sonra tekrar gözlerime yerleşmişti! Bu biri, birşey, bir yer tarafından mutlu edilmek değildi, yoldu beni mutlu eden..Yolda olmaktı, nefes alıyor olmaktı, kendini sevebiliyor olmaktı..Çeşme'de güneşin altında Marquez'i okurken, eşsiz betimlemelerin içine dalmışken, hep bunları hissettim.
Yazmak istiyorum, görüntülemek istiyorum, şarkısını söylemek istiyorum, becerebilirsem birkaç resmini yapabilirim bile,belki. Eteğimi savurmak istiyorum Karaburun rüzgarına karşı, rakıdan başım dönüp denize ayaklarımı yerleştirmek istiyorum, kumun içinde kaybolduklarını görmek istiyorum..Babamla "Damdaki kemancı" yı bir kere daha izlemek istiyorum, bisiklete binip bir daha düşmek istiyorum.
Yola çıkmam gerek. Göremediğim her yeri görüp, herkesi tanımam lazım. Kendimden çaldığım zamanı telafi etmem lazım, ki affedebileyim. Hala bu fikri kabul edemesem de, diğer Karaburun'u da görmem lazım :) Zenit'imi sandığımdan çıkarmam lazım, pek sadıktı bana..Ve bir daha, söz veriyorum kendime, rüzgarı yüzümde hissetmediğim ve gülümsemediğim hiçbir yerde durup solmayacağım.